3 Ocak 2012 Salı

Kamu Yönetimi - Örgütlenme


Hazırlayan: Ahmet SAYGI ve Mehmet RÜŞEN

 
ÖNSÖZ

            Yönetim unsurlarından birisi Örgütlenme kavramına ait bilgi, analiz ve değerlendirmeleri içeren bu çalışma Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü, Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programı, Kamu Yönetimi Dersi ödevi olarak hazırlanmıştır.
            Hazırlanan bu çalışmamız Giriş, Örgütlenmenin Tanımı ve Nitelikleri, Örgütün Yönetiminde Etkili Olan Etmenler, Örgüt Türleri, Kamu Yönetiminin Örgütlenmesi, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat Yapısı, Sonuç ve Değerlendirme bölümlerinden oluşmaktadır
Kamu yönetiminin temel unsurlarından birisi olan Örgütlenme konusunda yapılan kaynak taraması yapılmıştır. Kamu yönetiminin örgüt yapısının oluşması için birinci önceliği olan yasal düzenlemelerde bu çalışmamızda detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Çalışmamız yapıldığı sırada hükümete verilen Yetki Kanununu kapsamında KHK’lerle Bakanlıkların teşkilat yapılarının değiştirilmesi çalışmaları yapılmaktaydı. Bu düzenlemeler kapsamında teşkilat yapısı ilk değişen bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı olmuştur. Araştırmamızın son bölümünde Milli Eğitim Bakanlığının eski teşkilat yapısını düzenleyen 3797 Sayılı MEB Görevleri ve Teşkilat Yapısı Kanunu ile MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname karşılaştırılmış olup değişiklikler maddeler halinde verilmiştir. Yapılan bu değişikliler ve Kamu Yönetimimizdeki örgütlenme yapısı üzerindeki değerlendirmemiz ve önerilerimiz sonuç ve değerlendirme bölümünde sunulmuştur
Bizlere Kamu Yönetiminin temel unsurları hakkında araştırma yapmaya yönlendiren ve çalışma yaptığımız kurumların örgütlenme yapıları hakkında bilgilerimizin güncellememiz sağlayan hocamız Sayın Prof. Dr. Eyyup Günay İSBİR’e ve sunum esnasında farklı yorumlar ve sorularla sunumumuzu zenginleştiren Saygıdeğer sınıf arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.



İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ……………………………………………………………….……………….i
İÇİNDEKİLER………………………………………………………..….................ii
KISALTMALAR………………………………………………………...................vi
TABLOLAR LİSTESİ……………………………………………….....………….vii
GİRİŞ……………………….…………………………...………………...................1

BİRİNCİ BÖLÜM
ÖRGÜTLENMENİN TANIMI ve NİTELİKLERİ


İKİNCİ BÖLÜM
ÖRGÜTÜN YÖNETİMİNDE ETKİLİ OLAN ETMENLER


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ÖRGÜT TÜRLERİ


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENMESİ


BEŞİNCİ BÖLÜM
T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT YAPISI

   5.2.4.  Sorumluluk ve Yetkiler………………………………...…………………...……… 39
SONUÇ……………………………………………………………………………………….……..46
KAYNAKÇA………………………………………………………………………………..….…47

 

KISALTMALAR
                                                                                                                          
GAP                     : Güneydoğu Anadolu Projesi
KİT                      : Kamu İktisadi Teşebbüsü
KHK                     : Kanun Hükmünde Kararname
MEB                     : Milli Eğitim Bakanlığı
vb.                               : ve benzeri
vs.                         : ve saire
TODAİE               : Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
TRT                     : Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
YÖK                     : Yüksek Öğretim Kurulu




TABLOLAR LİSTESİ
                                                                                                                              Sayfa

Tablo   1.   Türk Kamu Yönetiminin Merkezi Yönetim Kuruluşları………..…25
Tablo   2.   Türk Kamu Yönetiminin Yerinden Yönetim Kuruluşları…………28
Tablo   3.   Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yapısı..………………….………….35




GİRİŞ
Yönetim unsurlarından en önemli unsurlardan birisi örgütlenmedir. Toplum halinde yaşayan insanlar her işlerini tek başına yerine getiremezler. İnsanını sosyal yönü itibariyle birlikte çalışmaları gerekmektedir. Birlikte çalışmanın ön koşulu oluşturulacak yapının, belirli amaçlar ulaşmak için üretici bir şekilde yapılaştırılması sonucunu ortaya çıkarır. Oluşturulan bu yapıya örgütlenme (teşkilatlanma) adı verilmektedir.
İyi bir örgütlenme mekanizmasına sahip olmayan yönetim unsurlarının amaçlarına uygun, verimli çalışmaları mümkün değildir. Bir kuruluşta görev, yetki ve sorumlukların iyi bir biçimde dağıtılması ancak iyi bir örgütlenme ile mümkündür. İyi bir örgütleme emir verecek kişiler ile emir alacak kişileri net bir şekilde ortaya koyar. Bu durum çalışmaların aksamadan düzen içerisinde yürümesini sağlar. Bu yapı sayesinde sorumluluk sahipleri de bellidir. Örgütlerin büyütülmesi veya daraltılması kolaylaşır.
Bir ülkede kamusal işleri yerine getirmek üzere kamu yönetimi, örgütlenmek zorundadır. Bu örgütlenme değişik biçimlerde olur. Devlet yapmakla yükümlü olduğu işleri yapabilmek için çok sayıda ve çeşitli kamu örgütlerini kurar.
 Kamu yönetiminde örgütlenme, kamu hizmetleri için gerekli olan araç ve imkânları bir düzende toplamak, yetki görev ve sorumlulukları belirleyerek bir yapı oluşturmak demektir. Örgütlenmenin iki temel amacı bulunmaktadır. Bu amaçlardan birincisi, devletin üstlendiği görevlerin ve fonksiyonların, verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Örgütlenmenin ikinci amacı, yönetim birimlerinin, siyasal ve yargısal yönden denetlenmesini sağlamak için yetki ve sorumluluk alanlarının belirlenmesidir (Eryılmaz, 2010:69).
Bu amaçlar çerçevesinde Kamu yönetiminde örgütlenme yasal düzenlemelerle oluşmaktadır. Türkiye Cumhuriyetin örgüt yapısı genel hükümlerle Anayasamızda ifade edilmektedir. Daha özelde ise yasal düzenlemelerde planlanan örgütler hayata geçirilmektedir.
Çalışmamızda Örgüt kavramı hakkında teorik bilgiler verilmiştir. Daha sonra Türkiye Cumhuriyet örgüt yapısı incelenmiştir. Bu incelemeden sonra daha özele inilerek Milli Eğitim Bakanlığındaki örgüt yapısı hakkında son değişiklikleri de içeren bilgiler verilmiştir. Verilen bu bilgiler kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat yapısı son yapılan değişiklik kapsamında değerlendirilecektir. 






BİRİNCİ BÖLÜM
ÖRGÜTLENMENİN TANIMI ve NİTELİKLERİ

1. 1.1. ÖRGÜTLENMENİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ


2. 1.1.1. Örgüt Kavramı


Örgütlenme yönetim unsurlarından birisi ve en önemlilerindendir. Henri FAYOL’a göre örgütlenme ‘Bir kuruluşa çalışması için gerekli olan her şeyi sağlamaktır.’ demektedir.
Etzioni örgüt kavramının tanımlarken; ‘örgütler belirlenmiş amaçlara ulaşmak için bilinçli bir şekilde oluşturulmuş toplumsal birimler yada insan topluluklarıdır.’ ifadelerine yer vermektedir. Bu tanımda öne çıkan bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlar; bireylerin gruplandırılması, örgütlerin bilinçli bir şekilde kurulması, örgütlerin bir amaç gerçekleştirmek amacıyla oluşturulması şeklindedir.
Pfifner ve Presthus’a göre ‘örgüt, bireylerin ve işlevlerin üretici bir ilişki içinde yapılaştırılmasıdır.
Kamu Yönetim Sözlüğünde(Bozkurt ve Ergün ve Sezen, 2008:189) örgüt, belirli bir amaç öbeğine yönelik, birbirleriyle bağlantılı eylemlerin gerçekleştirilmesi için, bireylerin, önceden belirlenmiş davranış kalıpları, görevler ve sorumluluklar çerçevesinde bir araya gelmesiyle oluşan, tamamlayıcılık ve süreklilik gösteren toplumsal yapılanma şeklinde ifade edilmektedir.
Yukarıdaki bilim adamlarının örgüt tanımlarını incelediğimizde örgüte ait bir takım özellikler ortaya çıkmaktadır. Bunlar: bireylerin gruplandırılması, bilinçli oluşturma ya da kuruluş, belirlenmiş amaçların başarılmasıdır. Bu ortak özellikleri göz önünde bulundurarak örgütün tanımı şu şekilde yapabiliriz: ‘ Belirlenmiş amaçların başarılması için bilinçli bir şekilde oluşturulmuş toplumsal birimler ya da insan gruplarıdır.’ Bakanlıklar, şirketler, üniversiteler, hastaneler, okullar, siyasi partiler, dernekler vb. bu anlamda birer örgüttür.(Polatoğlu, 2001: s.3,4)
Kamu yönetiminde örgütlenme ise, Kamu hizmetleri için gerekli olan araç ve imkânları bir düzende toplamak, yetki görev ve sorumlulukları belirleyerek bir yapı oluşturmak demektir. Bunun için önce amaçlar belirlenir. Daha sonra yetki ve görevler sayılır. Bunları yerine getirecek organlar ve kaynaklar tanımlanır. Örgütlenme, kendi başına bir amaç değil, daha çok kamusal hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir araçtır.(Eryılmaz, 2010:s.69)

3. 1.1.2. Örgütün Özellikleri


Örgütlerin özelliklerini aşağıdaki gibi maddeleştirebilir.
§         Örgütler önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmak amacıyla bilinçli bir şekilde kuruldukları ifade edilebilir.
§         Örgütü oluşturan kişiler arasındaki ilişkiler yapılaştırılmış olmasıdır.
§         Örgütü oluşturan üyelerin bireysel niteliklere göre seçilmelidirler.
§         Örgütler amaçlarına ulaşmak için para ve diğer gerekli maddi kaynakları kullanmak durumundadır.
§         Örgüt ile çevresi arasındaki etkileşimin düzeyinin örgütsel amaçların niteliğine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. (Polatoğlu, 2001: s.3,4)

4. 1.2. ÖRGÜTLENMENİN YARARLARI


Bir kuruluşta görev, yetki ve sorumlulukların iyi bir biçimde dağıtılması ve belirlenmesi, ancak iyi örgütlenme sayesinde olur. Personel arasındaki, üst astlar arasındaki ilişkiler örgüt şemalarında açık olarak görülebilir. Çalışanlar kimden emir alacaklarını ve kimlere emir vereceklerini daha iyi bilirler. Sorumlu arandığında sorumlu kişiler bulunur.
 Örgütlenme, yetki ve sorumluluk sınırlarının saptanmasına, emirlerin kimden kime gideceğinin belirtilmesine yönetmenin, işlerin yürütülmesinin kolaylaştırılmasına yarar. Örgütlerin genişletilmesi veya daraltılması, bir başka deyimle büyültülmesi ve küçültülmesi kolaylaşır. Ayrıca örgüt yapısındaki gerekli olmayan genişleme ve daralmalara engel olunur. İyi düzenlenmiş bir örgütlenme teknik genişlemelere ayak uydurmak ve yenilikleri yakından izlemek imkanı verir. Aynı örgütte çalışanlar arasında sıkı bir ilişki kurulur, ast üst ilişkileri ve yetkileri açıklık kazanır. Verimli bir çalışma sağlanması olanağı bulunur. Çalışan işin durumunu kesin olarak iyi bilen bir kimse daha geçerli ve tutarlı bir fikri çalışma yapar. (Tortop ve İsbir ve Aykaç ve Yayman ve Özer, 2010: 54)

5. 1.3. ÖRGÜTLENMENİN STATİK VE DİNAMİK YÖNLERİ


Örgütlenmenin değişmeyen (statik) ve bir de değişen dinamik yönü vardır. Statik yön örgütün yapısının örgütün asıl amacına uygun bir şekilde ayarlanmasıdır. Dinamik yönü ise, sosyal, ekonomik ve siyasal konular, malzeme, insan gücü ve usuller karşısında örgüte yeni bir yön verme aşamasıdır. Bu aşamada örgüt sürekli bir değişiklikle karşı karşıyadır. Yeni gelişmelere paralel olarak örgüte gerekli olan malzeme ve insan gücünün sağlanması gerekir. Usullerde, teknolojide siyasal koşullarda ekonomik durumlarda ve insan ilişkilerinde herhangi bir değişiklik örgütün yapısında da bir değişiklik yapmaya zorunlu kılabilir. Değişikliklere ayak uyduramayan örgütler çok geçmeden çalışamaz duruma gelirler. Bu nedenle, toplumdaki gelişmeler ve değişiklikler dolayısıyla, örgütlerin değişikliklere uyması doğaldır. (Tortop ve İsbir ve Aykaç ve Yayman ve Özer, 2010:54,55)

6. 1.4. ÖRGÜTLENME İLKELERİ

           
Örgütlerin kurulmadan önce ve kuruluşu tamamladıktan sonra daima göz önünde tutulması gereken bazı ilkeler vardır. Bunlar: (Polatoğlu, 2001: s. )

§         Örgütün amaçları ve büyüklüğü,
§         Örgütün diğer örgüt ve kişilerle ilişkilerinin niteliği ve biçimi,
§         Örgütün süresi, sürekli veya geçici olup olmadığı,
§         Örgütün ileride büyüme ve küçülme olasılıkları,
§         Örgütün kuruluş yeri ve yayılma alanları,
§         Örgüt için gerekli olan kaynakların neler olduğu ve nasıl sağlanacağı,
§         Örgütün insan gücü ihtiyacının nasıl karşılanacağı,
§         Örgütün yasal yetkilerinin neler olduğu,
§         Örgütün kuruluş nedenleri vb.
Örgüt kurulmadan önce yapılan hazırlık sırasında yukarıda sıraladığımız konular dikkate alınmalı ve örgüt buna göre kurulmalıdır.
Örgütlerin kurulmalarından sonra göz önünde tutulması gereken ilkeleri de aşağıdaki gibi belirleyebilir:
§         Sorumlu personelin, örgütün genel siyasetini iyi kavramalarının sağlanması,
§         Plan ve programların yapılması ve örgütün bunlara cevap verecek biçimde düzenlenmesi,
§         Plan ve programların yürütülmesi için gerekli olan personel, para ve malzeme gibi kaynakların sağlanması,
§         Örgüt içinde biçimsel ve biçimsel olmayan haberleşmelerin ilgili yönetim tarafından bilinmesi,
§         Örgütün amaçları, yeri ve çalışma alanının dikkate alınarak kurulmuş  olması ve alt kademelerin alınarak kararlara katkısının alınması. (Tortop ve İsbir ve Aykaç ve Yayman ve Özer, 2010:54,55)






İKİNCİ BÖLÜM

ÖRGÜTÜN YÖNETİMİNDE ETKİLİ OLAN ETMENLER

Bir örgütün yönetiminde etkili olan etmenler aşağıda sunulmuştur.
           

7. 2.1. ÖRGÜTÜN ÇEVRESİ


Örgütün dışında yer alan unsurlardır. Örgütler varlıklarını sürdürebilmek ve amaçlarına ulaşabilmek için devamlı bir etkileşim içinde olmak zorundadır. Her örgüt çevresinden çeşitli girdiler(teknoloji, insan gücü, ham madde vb) alıp bunları örgüt içinde bir dönüşüm sürecinden geçirir ve çevresine mal ya da hizmet şeklinde çıktılar verir. (Polatoğlu, 2001: s.7-10)
             

8. 2.1.1. Teknolojik Koşullar


Teknolojik gelişme yeni fikirler, yeni üretim teknikleri, örgütler için geliştirilen yeni yönetim teknikleri şeklinde ortaya çıkıp çevrenin öğeleri olarak yerlerini alırlar.
 

9. 2.1.2. Yasal (Hukuki) Koşullar

 
Örgütler yasalarla yaşamak zorundadırlar. Toplumsal yaşamı düzenleyen, koruyan, devamını sağlayan yasalar olduğu gibi örgütün işleyişi ile doğrudan ilgili yasalar da vardır. Yasalar toplumsal yaşamı ve örgütlerin etkinliklerini düzenlediklerine göre kaçınılmaz olarak örgütlerin işleyişlerini de etkileyeceklerdir.

10. 2.1.3. Siyasi Koşullar


Yasalar genellikle toplumdan gelen baskılar sonucu belirli düzenlemeler yapmak üzere çıkartılır. Yeni bir yasa çıkmasıyla sonuçlanan siyasi konjonktür örgütlerin işleyişi üzerinde etkili olabilir.

11. 2.1.4. Demografik Koşullar


Demografik koşullar, nüfusun bileşimindeki değişiklikler örgütlerin işleyişindeki önemli etmenlerden bir tanesidir. Hizmet verilen insanların sayısı, yaş ve eşey durumlarına göre dağılımı pek çok örgüt için önemlidir. Örgütlerin, mal ya da hizmet üretin toplumsal birimler olarak nüfus sayımı bildirgelerine bakarak gelecekteki olası ‘Pazarlarını’ önceden tahmin edebilecekleri ileri sürülebilir. Nüfusun bileşimindeki değişimler örgütlerin işleyişini etkiledikleri için örgütler tarafından dikkatle izlenmelidir.

12. 2.1.5. Ekolojik Koşullar


Örgütlerin toplumsal ekolojik sistemlerinin,  içinde bulundukları çevre ve bu çevrede yer alan örgütler ve bu örgütlerle olan ilişkileri olduğu söylenebilir. Metropoliten bölgelerde bulunan örgütlerin kırsal kesimlerde bulunan örgütlere oranla çok daha fazla sayıda örgütle ilişki içinde kurmak zorunda oldukları söylenebilir. Daha önce belirtildiği gibi örgütlerin çevrelerine verdikleri çıktılar başka örgütlerin girdileri olabilir. Böylesine bir ilişki içinde bazı örgütlerin talepleri ve beklentileri diğer örgütlerin işleyişini etkileyecektir.

13. 2.2. ÖRGÜTÜN AMAÇLARI

           
Örgüt amacı, “örgütün ulaşmaya çaba gösterdiği arzu edilen durum” olarak tanımlanabilir.(Etzioni, 1964) Bu tanıma göre örgüt amacı, örgütün bugünkü durumuyla ilgili olduğu kadar gelecekteki etkinlikleriyle de yakından ilgilidir.
Örgüt amaçlarının irdelenmesi örgütsel yapının tasarımı açısından önemlidir. Örgütsel yapının tasarımı derken örgütün amaçları ulaşabilmesi için gerekli olan ile alınacak personel, kullanılacak teknoloji, üretim süreci, gereksinim duyulan maddeler, örgütün fiziksel mekanı ifade edilmek istenmektedir. (Polatoğlu, 2001: s.11-13)
Kamu yönetiminde örgütlenmenin iki temel amacı bulunmaktadır. Bu amaçlarından birincisi, devletin üstlendiği görevlerin ve fonksiyonların verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Bunun için yetki ve görevleri kurumlar arasında tekrarlara ve tedahüllere yol açmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Örgütlenmenin ikinci amacı, yönetim birimlerinin siyasal ve yargısal yönden denetlenmesini sağlamak için yetki ve sorumluluk alanlarının belirlenmesidir. Bu ikinci amaç halkla kamu kurumları arasındaki ilişkilerin hukuki sınırlarını belirlemek bakımından birincisi kadar önemlidir.(Eryılmaz, 2010: s.69)

14. 2.2.1. Resmi Amaçlar ve İşletiş Amaçları

           
Örgüt amaçları tartışma konusu yapıldığında biri ‘resmi’ diğeri ‘işletiş’ olmak üzere iki tür amaçtan bahsetmek mümkündür.(Perrow, 1964) Resmi amaçlar örgütün resmi dokümanlarında, senelik faaliyet raporlarında, kuruluş belgelerinde ve yöneticilerin resmi beyanlarında tanımlanan, ifade edilen amaçlardır. İşletiş amaçlar ise örgütün günlük etkinlikleri sonucu ulaşmaya çalıştığı hedeflerdir.

15.  

16. 2.2.2. Örgütün Amaçlarının Çokluğu


Örgütün çeşitli amaçları vardır ve bu amaçlar her zaman birbirleri ile uyumlu ve mantıklı bir birliktelik içinde olmayabilir. Çağdaş geniş ölçekli örgütlerin, birbiri ile uyumu ya da ilişkisi ihtilaflı, birden çok amaca aynı anda ulaşmak için çaba gösterdikleri ileri sürülebilir.

17. 2.3. ÖRGÜTSEL YAPI


Bütün örgütler resmi olarak net bir şekilde tanımlandığı gibi kendisine özgül görevler verilmiş ve kendi içinde daha küçük birimlere bölünmüş olan departmanlar vardır. Örgüt çalışanları belirlenmiş olan amaçlar göz önüne alınarak oluşturulmuş olan pozisyonlara yerleştirilmiş ve birbiri ile ilişkilerinin ne olacağı önceden belirlenmiştir. Bütün örgütlerde bunun gibi kesin, açık bir iskelet vardır ki buna resmi yapı denilir. Bir örgütün yapısı amaçlara ulaşmak için gerekli etkinliklerin çalışanlar arasında nasıl bir iş bölümü ile dağıtıldığını, bireyler ve örgütsel birimlerin örgütsel amaçların başarılması doğrultusunda nasıl birbirleri ile ilişkilendirildiğini gösterir.

18. 2.4.  ÖRGÜT ŞEMALARI


Şema bir varlığı ve bir fikri anlatan grafik ve şekillerdir.(Ar, 1970:1) Örgüt şemaları bir örgütün yapısını kısa olarak gösterilmesine ve aynı zamanda örgüt yapısının inceleme ve araştırılmasına, yeni kurulacak bir örgütün yapısını hangi şube büro ve dairlerden oluşacağının belirlenmesinde kolaylık sağlar. (Tortop ve İsbir ve Aykaç ve Yayman ve Özer, 2010: 64,65)

19. 2.4.1. Örgüt Şemalarının Yararları


Şemalar örgütlerin kolayca anlaşılmasına yardım eden şekillerdir. İşlerin nasıl dağıtıldığını, her birimin ne yaptığını, kimlerin kimleri yönettiğini ve emir veren ve emir alanların yetki ve sorumluluk durumlarını gösterir. Örgüt şemalar sayesinde başkaları tarafından örgütü ziyarete gelen, tanımaya çalışan kişiler tarafından kolaylıkla anlaşılabilir.

20. 2.4.2. Şemalarla İlgili İlkeler


Örgüt şemaları hazırlanırken örgütlerin kuruluşu ile ilgili bazı temel ilkeler göz önünde tutulmalıdır. Örgütlerde çalışan personelin belli kişilere karşı sorumlu olmaları ve herkesin tek bir makamdan emir alması gerektiği ilkesi, örgüt şemalarını etkileyen önemli bir ilkedir.  
Bir örgütte memur sayısı ve örgütün genişliği, sözü edilen örgütün başında bulunan yönetici tarafından denetlenebilecek büyüklükte olmalıdır. Aynı şekilde örgütte yeteri kadar eleman bulunmaması da, yöneticinin en küçük ayrıntılara kadar inmesi, rutin işlerle uğraşmasına ve denetlemeyi sıklaştırmasına neden olur. Bu nedenle denetleme alanı ne fazla geniş ne de fazla dar olmamalıdır.
Denetleme alanının belirlenmesine yarayacak unsurlardan bir diğeri de, personelin iş hakkında yeter bilgiye sahip olup olmadığıdır.
Örgütlerde şemalarla ilgili ilkelerden bir diğeri de yetki ve sorumlulukların iyi dağıtılmış ve belirtilmiş olmasıdır.
Örgüt şemalarında haberleşme kuralları da dikkate alınmalıdır. Örgütte haberleşmenin kusursuz işlemesi sağlanmalıdır.

21. 2.4.3. Genel Olarak Şema Tipleri


Şemalar genel olarak örgüt, iş akımı ve yerleşme plan ve şemaları olarak üçe ayrılabilir.
Örgüt şemaları, bir örgütün yapısını ve tipini göstermek amacıyla çizilen şemalardır. İş akımı şemaları, bir kuruluşta işin başlangıcından sonuçlanıncaya kadar ne gibi aşamalardan geçtiğini ve o iş veya evrak üzerinde kimlerin ne işlem yaptığını gösteren şemalardır. Yerleşme plan ve şemaları, kuruluşların nasıl ve hangi odalara yerleşmiş olduğunu, bir başka anlatımla dağılış biçimini anlatan şemalardır.

22. 2.4.4. Örgüt Şemaları Türleri


Örgüt şemaları yapısal, görevsel ve kadroları gösteren örgüt şemaları olarak ayrılmaktadır. 

23. 2.4.4.1. Yapısal Örgüt Şemaları

Bu tür şemalar örgütlerin dikey ve yatay kuruluşunu gösterir. Kimlerin kime bağlı olduğu ve kimden emir aldıkları bu şemalarda kolaylıkla görülebilir.

24. 2.4.4.2. Görevsel Örgüt Şemaları

Görevsel örgüt şemaları, aynen yapısal örgüt şemaları gibi çizilir ve hazırlanırlar. Görevsel örgüt şemalarında fazla olarak, her birimin görevleri yani ne iş yaptıkları genel olarak altlarına yazılır.

25. 2.4.4.3. Kadroları Gösteren Örgüt Şemaları

Bu tür şemalar çizilme kuraları yönünden diğer şemalardan farklı değildir. Her birinin altına o birimde çalışanların veya kadroların isimleri unvanları aylıkları işaret edilir. Bu tür şemalarda, örgütün yapısıyla birlikte, kadrolarını ve bunlardan hangilerinin boş olduğunu göstermek olanağı bulunur, özellikler personel büroları ve yüksek derecedeki yöneticiler için bu tür şemalar çok yararlıdır.

26. 2.5. OTORİTE İLİŞKİLERİ


Örgütler önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmak için bilinçli bir şekilde kurulmuş toplumsal birimler ya da insan toplulukları olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım örgütlerde amaca ulaşmanın ancak bir grup insanın katkıları ile olanaklı olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bu durumda her örgütün belirlenmiş olan amaca ulaşabilmek için örgüt üyelerinin etkinliklerinin yönlendirip, eşgüdüleyecek bir araca gereksimi olacaktır. Örgütün bazı üyeleri, diğer üyelerin kendilerin verilmiş olan görevleri doğru zamanda ve yerde yapmaları için onların davranışlarını etkileyip onları yönlendirilebilme olanağına sahip olmalıdır. Kısaca, örgütte bir otorite yapısı kurulmalı ve örgüt çalışanları bu yapı içinde birbirleri ile ilişkilendirilmelidir.
Örgütlerin piramit şeklinde bir yapıları vardır. Bu yapı as üst ilişkilerini, dolayısıyla otorite ilişkilerini gösteren hiyerarşik kademelerden oluşur. Otorite bu hiyerarşik yapı esas alınarak dağıtılır; bu hiyerarşik yapının üst kademelerinde olanlar diğerleri ile karşılaştırıldığında daha çok otorite sahibidirler. Örgütün otorite yapısının biçimlenmesinde etkili olan bazı ilkeler vardır. Bunlar:
           

27. 2.5.1. Basamak İlkesi


Bu ilkeye göre örgütte otorite herhangi bir kesintiye uğramaksızın hiyerarşik kademeleri izlemelidir. Böylece örgütte en üst yöneticiden başlayıp en alt düzeyde çalışan görevliye kadar uzanan bir otorite çizgisi (hat) oluşur.  Bu otorite çizgisine kumanda çizgisi adı verilir. Emir ve talimatlar bu kumanda çizgisi boyunca, hiçbir kademeyi atlamadan, hiyerarşik kademeleri izlemelidir. Örgütlerde kumanda zinciri çizgisine uyulmayıp emirler hiyerarşik kademeler atlanarak verilirse bunun otorite ilişkilerine olumsun yansımaları olacaktır.

28. 2.5.2. Kumanda Birliği


Bu ilkeye göre örgütün hiçbir üyesi birden çok üstten emir almamalıdır. Buradaki temel düşünce astların birden çok yöneticiden gelebilecek birbirleriyle çelişen emirler almasını önlemektedir.(Gulick, 1937) Bu çerçevede ele alındığında temel olarak mantıki bir ilke olmakla birlikte gerçek yaşamda özellikle geniş ölçekli örgütlerde uygulamak olanaklı değildir. Bu ilkenin uygulanmasında aşağıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.
a. Örgüt çalışanları tek bir işlev için birden çok yöneticiye rapor vermemelidir.
b. Astın bütün koşulları altında özellikler çelişen emirler alındığında son olarak itaat edeceği bir tek üst belirlenmelidir.

29. 2.6. YÖNETİCİNİN GÖREVLERİ


30. 2.6.1. Planlama


Planlama geleceğe yönelik öneriler geliştirilmesi çeşitli önerilerin değerlendirilmesi ve önerilerin başarılması için gerekli yöntemler ile ilgili bir etkinliktir. Örgütsel bir bakış açısından planlama örgütsel amaç ve hedeflerin ve bunlara nasıl, hangi yöntemlerle ulaşılacağının belirlenmesi ile ilgilidir.

31. 2.6.2. Örgütleme


Bütün yöneticiler bir örgütün çatısı altında, bir örgüt çerçevesinde çalışırlar başarılı bir yönetici örgütlenme ilkelerini tam anlamıyla kavramak ve örgüt yapısının ihmal edilemeyecek hayati bir önem taşıdığının bilincinde olmak zorundadır. Bir işlev olarak örgütleme örgütün biçimsel, resmi otorite yapısının kurulmasıdır ki bu yapı aracılığıyla departmanlar ve daha küçük alt birimler belirlenecek, birbirleriyle ilişkilendirilip belirlenmiş amaçlara ulaşılabilmesi için etkinlikler eşgüdümlenecektir.

32.  


33. 2.6.3. Eleman Alma


Eleman alma örgütte çalışacak iş gücünü temini, eğitilmesi ve uygun çalışma koşullarının sağlanması gibi personel işlevlerinin tümüdür.  Örgütün en önemli öğelerinden bir tanesi örgüt çalışanlarının niteliği ve niceliğidir. Örgütsel verimlilik ve etkililik insan kaynağının ussal kullanımını gerekli kılar.

34. 2.6.4. Yönlendirme


Yönlendirme, sürekli bir işlev olup karar verme ve kararları özgül genelge ve talimatlarla somutlaştırarak örgütün, kuruluşun lideri (önderi) olarak hizmet etmektir. Yönlendirme çalışanlar arasında işbirliğini ve her örgüt çalışanının bedensel ya da zihni çabalarıyla örgüt amacına katkıda bulunmasını sağlamaktır.

35. 2.6.5. Eşgüdümleme


Eşgüdümleme, örgütün yaptığı işin çeşitli bölümlerini birbirleri ile ilişkilendirme görevidir. Eşgüdümleme yöneticinin önemli görevlerinden biridir. Çünkü örgütsel amaçlara ulaşmak çok sayıda insanın katkısıyla gerçekleşeceğinden detaylı bir iş bölümüne gerek vardır. İş bölümü yapıldığında yapılacak iş küçük parçalara bölünür ve her bir parça bir bireyin sorumluluğuna verilir.

36. 2.6.6. Denetleme


Örgütler önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmak için kurulmuş toplumsal birimler olup amaçlarına zaman, yer, nitelik, nicelik gibi belirlenmiş özgül koşullarda ulaşmaları beklenir. Örgüt bir kez amaçlarını, amaca nasıl ulaşılacağını tanımlayan eylem planını belirleyip uygulamaya koyduğunda işlerin planlandığı gibi gidip gitmediğini denetlemek, belirli işlevlerin sorumluluğunu yüklenmiş olanlar üzerinde otorite uygulamak, örgüt çalışanlarını belirlenmiş olan eylem planı dışındaki etkinliklerini engellemek bir gereklilik olarak kendini gösterir.

37. 2.6.7. İletişim


Çok basit bir şekilde ‘bilgi alış verişi ve mananın iletilmesi’ diye tanımlanan iletişim örgütlerin işleyişinde çok önemli bir rol oynar. Örgütlerin amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, çevreleriyle ilişkilerini düzenlemeleri ve örgüt içindeki bilgi akışının sağlanması için iletişim örgütler için oldukça önemlidir. Örgütlerde aşağıdaki şekilde iletişim kurulmaktadır:
a. Yukarıdan aşağıya doğru iletişim
b. Aşağıdan yukarıya doğru iletişim
c. Yatay iletişim

38. 2.6.8. Bütçeleme


Bütçeleme (bütçe yapma ya da hazırlama), bütçe süreci, bütçe aracılığıyla örgütün kullanımına verilmiş olan mali kaynaklar üzerinde etkili bir denetime olanak sağladığı için her örgütte merkezi ve etkili bir konumdadır. Dimock’a göre bütçeleme yönetsel süreçlerin kalbindedir: ‘Para olmadığı zaman işler durma noktasına gelir ya da ta başında hiç başlatılamaz.’ (Dimock ve Dimock, 1964)

39. 2.7. ÖRGÜTLERİN YÖNETİMİNDE ÖNEMLİ OLAN HUSUSLAR


Örgütlerin işleyişini analiz etmede değerlendirmede ve incelemede sık sık kullanılan bazı kavramlar vardır. Ussallık, etkililik ve verimlilik gibi kavramlar örgütsel etkinliklerle ilgili olarak çokça kullanılırlar.

40. 2.7.1. Ussallık


Ussallık genelde karar verme ve tercih belirtme ile ilgilidir. Ussallık ‘İnsanoğlunun belirlenmiş özgül sonuçlara ulaşmak için gerekli araçları bilinçli değerlendirmeler yaparak seçebilme kapasitesi’ olarak tanımlanır. (Pfiffner ve Presthus, 1967) Bu tanım ussallığın insanı bir yetenek olduğunu ve genellikle karar verme ile ilgili olduğunu göstermektedir.
Ussallığın örgüt ile ilgisi nedir? Ussallık neden örgütsel yaşam ve işleyiş için bu derece önemlidir. Örgütler belirlenmiş özgül amaçlara ulaşmak için maksatlı olarak kullanılmış toplumsal birimlerdir. Örgüt tanımları örgütlerin en azından ussal olmaları için planlandığını ima etmektedir. Çünkü örgütler amaçlarına çok sayına insanın katkılarıyla ulaşacaktır. Bunun içinde örgütler etkinliklerini planlamak ve kendilerine özgü bir düzen kurmak zorundadır. Kısaca bilinçli ve maksatlı olmak bir örgütü kurarken örgütün tasarımında ve işleyişinde ussallığı sağlamak için önlemler alınırken verilecek kararların temel özelliğidir.

41. 2.7.2. Etkililik


Etkililik, ‘Bir örgütün amaçlarına ulaşma derecesi’ olarak tanımlanır. Örgütlerin genel olarak bir tek değil birden çok amaçları olduğundan etkililik basit bir olgu değildir. Örgütlerde etkililik analizi yapılırken karşılaşılan en önemli sorun, birden çok ve zaman zaman birbiriyle çelişen amaçlarının olmasıdır. Amaçlarının birinde etki olmak diğerinde etkili olamamak gibi bir sonuca götürebilir. Örneğin, ülkede enerji sıkıntısını en az maliyetle en kısa sürede termik santraller inşa eden hükümet enerji dar boğazını çözme amacında etkili olmuştur. Ancak termik santraller çevreyi kirleteceğinden aynı hükümet bir başka amacında çevreyi korumada etkili olamayacaktır.

42. 2.7.3. Verimlilik


Verimlilik, ‘Bir ünite çıktıyı üretmek için kullanılan kaynak miktarı olarak tanımlanır. (Etzioni, 1964) Bu anlamda verimlilik bir örgütün mal ya da hizmet üretiminde kaynaklarını nasıl kullandığı ile doğrudan ilgilidir. Pek çok durumda örgütlerin girdilerini ya da çıktılarını ölçmek çok zordur yada olanaklı değildir. Ancak bu durum bir örgütün performansını değerlendirirken bizi verimli karardan uzak tutmamalıdır. Örgütün kullanımını sulan kaynaklar sınırlı olduğuna göre bu sınırlı kaynakların nasıl kullanıldığı örgütle ilişkili olan herkesi ilgilendirir. Bu çerçevede faydalı bir yaklaşım israf edilen veya kullanılan kaynakları belirlemektir. Örneğin satın alınmış bilgisayarlar örgütün kullanımına sunulmayıp bir depoda bekletiliyorsa ya da sağda solda hiçbir iş yapmadan dolaşan atıl insan gücü varsa o örgütün verimli olduğunu söylemek olanaklı değildir.

43. 2.7.4. Katılım


Katılım ‘örgüt üyelerine ya da çalışanlara yaptıkları iş ya da çalışma koşullarını etkileyebilme fırsatının verildiği bir süreçtir. Örgütler ussal yapılardır. Ussallık gereği olarak her şey önceden planlanmak durumundadır. Bunun örgüt çalışanlarına yansıması ise, bireylerin örgütsel görevleri yerine getirirken kendi kişisel değerlendirmelerini bir tarafa bırakıp örgütün belirlediği rol tanımına uygun hareket etmeleridir. Bireylere örgütsel çalışma koşullarını ve kendi görevlerini nasıl yerine getireceklerini belirleme fırsatı verilmez.



  

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÖRGÜT TÜRLERİ

Örgütlerde kararların alınış biçimini ve emirlerin akımını göz önünde bulundurarak örgütleri dikey, görevsel, dikey ve kurmay, komite tipi örgütler olarak gruplandırabiliriz.
             

44. 3.1. DİKEY ÖRGÜTLENME

           
Dikey örgütlenmeye hiyerarşik örgütlenme veya hat tipi örgütlenmede denilir. Çok sayıda personelin çalışmalarını gruplandırmak ve bir disiplin içinde amaca uygun olarak yönetmek için ve otoritenin belirli kişilerde toplanmasından zorunluluk olan durumlarda dikey örgütlenme iyi bir örgütlenme biçimidir. Bu tip örgütlerde yönetme yetkisi tek bir makamda toplanmıştır. Emirler bir üst makamdan alt kademelere doğru gider. Her kademede bulunan memurlar bir üst yöneticiye veya makama karşı sorumludurlar. Üst yöneticilerde alt derecede bulunan memurları çalıştırmak ve yönetmekle yükümlüdürler.
Dikey örgütlenme otoriter bir nitelik taşır özellikler askeri kuruluşlarda ve küçük işletmelerde yararlıdır. Sorumluklar kesin olarak belirlenmiştir. Aşağıdan yukarıya doğru sorumluluk vardır. Görevler yukarıdan aşağıya doğru dağıtılmıştır.
Dikey örgütlerde yöneticilerin sorumluluğu büyüktür. Bu örgütler kurmay veya danışma birimler dediğimiz birimlerle güçlendirilmezse yöneticilerin gücü daha da ağırlaşır. Yöneticilerin çok yönlü ve her şeyden anlamaları gerekir.

45. 3.2. GÖREVSEL ÖRGÜTLENME

           
Bu örgütlenmede görevler göz önünde tutulmaktadır. Görevler dikkate alınarak birbiriyle ilgili olan birimler birbirlerine emirler verebilmektedir. Amaç işlerin görülmesinde çabukluğu ve basitliği sağlamaktır.
           

46. 3.3. DİKEY VE KURMAY ÖRGÜTLENME


Bu örgütlenme yürütme ve danışma organlarını aynı yapıda toplayan bir örgütlenme biçimidir. Kurmay ve danışma birimlerinde çalışan memurlar yürütme yetkisine sahip değillerdir. Ancak dikey örgütte çalışan yöneticilere araştırma ve danışama işlerinde yardımcı olurlar. Dikey örgüt kademelerinde çalışan amirlerdir. Emri altında çalışanların etkinliğini sağlamak için iyi yetişmiş bilgili elemanlara ihtiyaç vardır. İşte bu hizmetleri kurmay ve danışman dediğimiz kişiler yapar.
Bu örgütlenme uzmanlığa yer veren bir örgütlenme biçimidir. Planlar hazırlama, araştırma yapma ve bunları yetkili kişilere sunma danışmanların görevi içine girer. Dikey ve kurmay tipi örgütlerde yöneticiler yetişmiş ve bilgili uzmanlara sahip olacakları için ilgili oldukları konularda daha yetkili ve cesaretli karar alma olanağını bulurlar.

47. 3.4. KOMİTE TİPİ ÖRGÜTLENME


Bu örgütlenme biçiminde karar alma ve yürütme yetkisi birkaç kişiden oluşan bir kurula verilmiştir.  Örgütün amaca ulaşmasında görevli olan yetkili kişiler kesin alma yetkisine sahiptirler.  Komitede bulunan kişiler kararları tartışarak aldıkları kararların yürütülmesin büyük çaba gösterirler. Komite tipi örgütlerin sakıncalı yanları da vardır. Birden fazla kişiden oluşan komitelerin toplanması her zaman kolay olmaz.
           





DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KAMU YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENMESİ

Bir ülkede kamusal işleri yerine getirmek üzere kamu yönetimi, değişik biçimlerde örgütlenir. Bunun sonucunda çok sayıda ve çeşitli kamu örgütleri ortaya çıkar. Temel olarak örgütlenme ülkedeki coğrafi topluluklara göre olur. Ülkenin tüm insanlarından oluşan en büyük topluluk ulustur.  Devlet, bu en büyük topluluğun örgütüdür. Buna göre devlet kamu örgütlerinin tümünü kapsar. Devlet, ulusal sınırlar içinde yaşayan halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak ve genel yararlarını korumak için çalışır.
Kamu yönetiminde örgütlenme, kamu hizmetleri için gerekli olan araç ve imkânları bir düzende toplamak, yetki görev ve sorumlulukları belirleyerek bir yapı oluşturmak demektir. Örgütlenmenin iki temel amacı bulunmaktadır. Bu amaçlardan birincisi, devletin üstlendiği görevlerin ve fonksiyonların, verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Örgütlenmenin ikinci amacı, yönetim birimlerinin, siyasal ve yargısal yönden denetlenmesini sağlamak için yetki ve sorumluluk alanlarının belirlenmesidir (Eryılmaz, 2010:69).
Devlet iki esasa bağlı olarak örgütlenmeye gider. Bunlardan biri, genel nitelikteki kamu hizmetlerine ilişkin politika, karar ve yürütme fonksiyonlarının merkezi hükümetin emir ve komutası altındaki organlar tarafından yerine getirilmesidir. Buna ''merkezden yönetim''  denilir. Diğeri ise bölgesel ya da yerel nitelikteki fonksiyonların merkezi idarenin dışındaki bölge ve yerleşim birimlerinde oluşturulan özerk birimlerce yürütülmesidir. Buna da "yerinden yönetim" adı verilmektedir.
Merkezden yönetim yönteminde yürütülen kamu hizmet ve faaliyetlerle ilişkili kararlar, tek bir merkezce alınırken, yerinden yönetim yöntemine göre ise o yerel yönetimin seçimle oluşmuş organlarına aittir.
Kısacası kamu işleri merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında bölüşülür. Eğer işlerin çoğunun merkezi yönetim (devlet) almış, yerel yönetimlere az iş ve yetki bırakılmış ise, merkeziyetçi bir yönetim sistemi, tersine durumda ise yerinden yönetimci bir yönetim sistemi söz konusudur. Hangi işleri kendisinin yapacağını ve hangi işleri yerel yönetimlerce yapılacağını merkezi yönetimin kendisi belirler. Hiçbir ülkede sadece merkezden yönetim, ya da sadece yerinden yönetim esasına göre örgütlenmiş bir devlet bulunmamaktadır. Bazı ülkeler, merkezden yönetimin etkisi varken, bazı ülkeler ise yerinden yönetime ağırlık verilmektedir. Ayrıca bir kısım ülkeler ise bu iki yöntem arasında belirli bir denge kurmaya çalışmaktadır.

48. 4.1. MERKEZDEN YÖNETİM


Merkezden yönetim, kamu hizmetlerinde birlik ve bütünlüğü sağlamak amacıyla söz konusu hizmetlere ilişkin karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve onun hiyerarşik yapısı içinde yer alan örgütlerce yürütülmesi demektir. (Eryılmaz, 2010:70) Böylece kamusal mal ve hizmetler, başkentteki bir organ tarafından planlanmakta ve yönetilmektedir. Merkezi organ, söz konusu hizmetlere ilişkin faaliyetleri bölge ve il düzeyindeki kuruluşları aracılığıyla yürütür. Hizmetlerin yürütülmesi için gerekli gelir ve giderlerin kontrolü de merkezi yönetim tarafından yapılmaktadır. Merkezden yönetim ilkesi, "siyasi" ve "idari" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

49.  

50. 4.1.1. Siyasi Merkezden Yönetim


Siyasi bakımdan merkezden yönetim, bir ülkede yasama organının ve hükümetin tek olmasını ifade eder. Burada siyasi otoritenin tamamen merkezdeki iktidarda toplanmasını ve hukuki birliğin var olması öngörülmektedir. Bu örgütlenme biçiminde kanun yapan ulusal meclisin dışında başka bir yasama organı bulunmaz. Farklı bölgelere ve yerleşme birimlerine göre değişen değişik kanunlar da söz konusu olmaz. Siyasi merkeziyetçiliğe göre örgütlenmiş devlete "üniter devlet'' denilir.

51.  

52. 4.1.2. İdari Merkezden Yönetim


İdari merkeziyetçilik, kamu otoritesinin merkezileştirilmesini ifade eder. Kamu hizmetlerine ilişkin politikaların belirlenmesi ve kararların alınması yetkisi merkezi organlarda toplandığı gibi bunların yürütülmesine ilişkin yetkide bu organlar tarafından yapılmaktadır. Merkezin hiyerarşik yapısı içinde yer alan alt birimlere, bölge ve il kuruluşlarına geniş takdir yetkisi tanınmaz.

53.  

54. 4.1.3. Merkezden Yönetimin Yararları


Merkezden yönetim, merkezi hükümetin siyasi ve idari bakımdan güçlenmesine imkân sağlar ve yönetimde birlik ve bütünlüğün gerçekleşmesine yardımcı olur. Gelir ve giderlerin yönetimi merkezden yapılır. Merkezden yönetim, ekonomik ve sosyal kalkınmanın bölgeler arasında dengeli bir şekilde yürütülmesini ve kamu hizmetlerinin eşit bir şekilde ülkeye yayılmasını sağlamaya çalışır. Merkezden yönetimde idarenin tarafsızlığı, bölgesel etkiler altında kalmadan merkezin denetimi ve gözetimi altında hizmetlerin tarafsız olarak gerçekleşmesi sağlanır.

55.  

56. 4.1.4. Merkezden Yönetimin Sakıncaları


Merkezden yönetim, kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin kararlar, başkentte alındığı için söz konusu kararlar gecikmeye neden olabilir. Kamu hizmetlerinin yerel ihtiyaçlara uygun olup olmadığının sonucunu doğurabilir. Kaynak israfına sebep olabilir. Ayrıca kırtasiyecilik, merkezi yönetimde daha çok görülen bir olgudur.
Merkezi idare, esas itibarıyla, ulusal düzeyde stratejik kararlar alan ve bunların yürütülmesini izleyen bir organ olmalıdır. Merkezi idarenin, günlük yapması gereken işlerinin yanında yerel hizmet yükünün artması, temel yapması gereken hizmetlerin aksamasına neden olur.
Merkezden yönetim, halkın kamu hizmetlerine karşı ilgisini ve katılımını azaltabilir. Bu da demokrasi anlayışına ters düşmekte ve yönetime katılmayı zayıflatmaktadır. Sonuç olarak halk her şeyi merkezi idareden ve dolayısıyla devletten bekler hale gelmiş olur.

57.  


58. 4.1.5. Merkezden Yönetim Kuruluşlarının Örgütlenme Biçimleri


Merkezi yönetim kavramı, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve bunlara bağlı kurum ve kuruluşları ifade eder. Merkezi yönetim kuruluşları, üstlendikleri görevleri yerine getirebilmek için çeşitli şekillerde örgütlenirler. Genelde bu örgütlenme dört esasa göre yapılır. Bu örgütlenme esasları; ''hizmet edilen amaç'', ''hizmet edilen kişiler'', ''hizmet edilen alan'' ve ''ihtisas''tır(Eryılmaz, 2010:73).
Hizmet edilen amaca göre örgütlenme; savunma, eğitim, sağlık, kültür ve konut gibi devletin üzerine aldığı temel görevlerden birini ya da bir kaçını yürütmek üzere bir bakanlık veya bağlı birim oluşturulması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, tarımı geliştirmek ve bu alanda çalışanların sorunlarını çözmek için uğraşmaktadır.
Örgütlenmede ikinci esas, vatandaş grubuna göre örgütlenmedir. İki temel sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, söz konusu vatandaş grubunu korumak ve onlara daha iyi hizmet sunmaktır. Bakıma muhtaç insanlar, yaşlılar ve kimsesizler için oluşturulan idari birimler, adı geçen grupları daha iyi denetlemek ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Örgütlenmede üçüncü esas, hizmet sunulan alandır. Yönetim birimlerinin büyük bir kısmı, coğrafi alan esasına göre örgütlenmişlerdir. Belirli bir coğrafi bölgede yaşayan halka hizmet etmek üzere oluşturulan mahalli idareler ile bakanlıkların bölge, il ve ilçe kuruluşları, bu grubun en önemli örneklerindendir.
Örgütlenmede dördüncü esas, ihtisasa dayanır. Bu esas, aynı işlerin ya da işlemlerin bir örgüt bünyesinde toplanmasını gerektirir. Maliye Bakanlıkları, birden fazla bakanlığa ve kamu kurumuna hizmet eden ya da muhasebe, satın alma vb. ortak nitelikteki hizmetleri yürütmek için uzman ve teknik birimler oluşturmasıdır.

59.      

60. 4.1.5.1. Merkezi İdarenin Başkent Teşkilatı


Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve bakanlıklardan oluşur. Bunlar başkent teşkilatının icracı, asli birimleridir ve merkezi idareye yardımcı kuruluşlarla birlikte başkent teşkilatını oluştururlar. Yardımcı kuruluşlar icracı birimlerin alacağı kararlarda görüş ve düşünceleriyle onlara yardımcı olurlar.
Cumhurbaşkanının sahip olduğu temsil ve gözetme görevleri yasama, yürütme ve yargıya ilişkin olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk Milletinin bütünlüğünü temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir”. (madde 104)
Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı ile birlikte Yürütme organının ikinci bölümünü oluşturur. Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulmuş olup (madde 109), ortak siyasi sorumluluğu vardır. (madde 112)
Bakanlıklar, Devlet tarafından yürütülen kamu hizmetleri arasında işbölümü yapılmış ve belirlenen bu işbölümüne bağlı olarak da her bir bakanlığa belli bir veya birkaç kamu hizmeti yürütme görevi verilmiş olup bu esastan hareketle kurulmuşlardır. Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde bakanlar, bakanlıklar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmasında görevli ve yetkilidir.
Merkezi idarenin başkent teşkilatındaki yardımcı kuruluşlar ise şunlardır: Milli Güvenlik Kurulu, Danıştay, Sayıştay, ve Devlet Denetleme Kurulu’dur. (Gözübüyük, 2010:75)

61.                  

62. 4.1.5.2. Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı


            Merkezi idare yüklendiği hizmetleri ülke genelinde yerine getirmek amacıyla merkez teşkilatının yanında taşra teşkilatı kurmuştur. Merkezi idarenin merkez teşkilatı ile taşra teşkilatı devlet tüzel kişiliğinin farklı oluşumlarıdır ve bir bütünü oluştururlar.
            Merkezi idarenin taşra teşkilatını oluşturan birimler şunlardır: İl Genel İdaresi, İlçe İdaresi, Bucak İdaresi ve Bölge Teşkilatları olarak dört şekilde oluşmaktadır.
            İl genel idaresi, illerin, yetki genişliğine göre, idare edilmesinin doğal sonucu olarak vali ilde devletin, hükümetin ve her bir bakanlığın ayrı ayrı temsilcisi ve bunların idari ve siyasi yürütme organıdır. Vali, merkezi idarenin taşradaki bir temsilcisi olarak, ulusal politika ve programların kendi bölgesindeki uygulamalarından sorumludur. Genelde vali, merkezi idare ile yerel halk arasında bir aracı ya da köprü konumundadır.
            İlçe İdaresi, ilçenin her yönden genel idare ve genel gidişini düzenlemek ve denetmekten sorumludur. İlçe genel idaresinin başı ve en yüksek mercisi kaymakam olup ilçede hükümetin temsilcisidir.
Bucak İdaresi; coğrafik, ekonomik, güvenlik ve mahalli hizmet bakımlarından aralarında bağlantı bulunan kasaba ve köylerden meydana gelen bir idare bölümüdür. Bucağın genel idaresinden sorumlu kişi olan bucak müdürü hükümetin memuru ve temsilcisidir.
            Ayrıca, bölge teşkilatları da merkezi idarenin taşra teşkilatını oluşturur. Bunlar: Bölge valiliği, olağanüstü bölge valiliği, serbest bölgeler, GAP Bölge Teşkilatı ve taşra bölge teşkilatlarıdır.


 











































































63.  

64.  

65.  

66.  

67.  

68.  

69.  

70.  

71.  

72.  

73.  

74.  

75.  


76. Tablo 1: Türk Kamu Yönetiminin Merkezi Yönetim Kuruluşları


77. 4.1.6. Yetki Genişliği


Merkezi idare, karar alma ve yürütmeye ilişkin bazı yetkilerini, kendi hiyerarşisi içinde yer alan alt birimlerin başındaki yöneticilere aktarmaktadır. Yetki genişliği sayesinde merkezi örgütlerin iş yükünün bir kısmı alt birimlere ve başkent dışındaki kuruluşlara aktarılmaktadır.
Yetki genişliği, merkezi idarenin üstlendiği fonksiyonların daha verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla geliştirilmiştir. Bu yetki sayesinde taşradaki yöneticiler, ulusal plan, program ve politikaları yerel şartlara göre yorumlayarak esnek bir uygulama gerçekleştirirler.
Yetki genişliği iki biçimde uygulanmaktadır. Birincisi "fonksiyonel yetki genişliği'', diğeri ise "coğrafi yetki genişliği"dir.
Fonksiyonel yetki genişliği, bir kamu kurumunun karar alma ve yürütmeye ilişkin bir kısım yetkilerinin, kendi birimleri içindeki alt kademedeki yöneticilere verilmesidir. Örnek olarak, bakanların bazı konularda müsteşar veya genel müdürlerine yetki vermesidir.
Coğrafi yetki genişliği ise, merkezi idarenin karar alma ve yürütmeye ilişkin bazı yetkilerinin taşradaki birimlerinin yöneticilerine verilmesidir. Coğrafi yetki genişliği, merkezi otoritenin taşradaki tek temsilcisi olan ve bu nedenle de çok yönlü faaliyetleri bulunan valiye tanınabileceği gibi çeşitli bakanlıkların taşra kuruluşlarının başındaki yöneticilerine de verilebilir.

78.  

79. 4.2. YERİNDEN YÖNETİM


Yerinden yönetim, siyasi ve idari yetkilerin bir bölümünün, merkezi idarenin dışındaki otoritelere aktarılmasıdır. Yerinden yönetim ilkesi, mahalli idareler, özerk kamu kurumları ve federe birimleri (il, kanton, eyalet vb.) geliştirmiştir. Yerinden yönetim kuruluşları yönetim ve parasal alanda hareket serbestîsine sahiptir. “Çeşitli hizmetlerin vatandaşların yaşamakta bulunduğu yerlerde yapılması zorunluluğu, haberleşme ve ulaştırma güçlükleri, yersel şartlardaki farklılıklar teşkilatta yerinden yönetime yer vermeyi gerektiren belli başlı nedenlerdir”(Sürgit, 1970:15).
Yerinden yönetim, “siyasi ve idari” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

80.  

81. 4.2.1. Siyasi Yerinden Yönetim


Siyasi yerinden yönetimde, siyasi otorite merkezde toplanmamış, yerel anlamda çeşitli birimler arasında paylaşılmıştır. Siyasi yerinden yönetimlerin genel karar organları, halk tarafından seçilmektedir. Siyasi yerinden yönetim ilkesiyle ortaya çıkan il, cumhuriyet, kanton ve eyalet gibi yerel yönetimler, yasama ve yürütme konularında kısmi bir bağımsızlık elde etmektedirler. Ancak bunlar, ulusal hükümet karşısında ikinci derecedeki egemen kuruluşlardır.
Siyasi yerinden yönetim, federal devlet sistemini ortaya çıkarmıştır. Federal sistemde, üniter sistemden farklı olarak merkezi idare ile mahalli idareler arasında bir başka idari kademe daha vardır. Bu da eyalet yönetimidir. Federalizmin en önemli avantajı, farklı yerel ihtiyaç ve sorunlara cevap verebilmesidir. Federalizm, bir ülkedeki çeşitli siyasi, kültürel ve ekonomik sorunlara çözüm arayışının bir sonucudur.

82.  

83. 4.2.2. İdari Yerinden Yönetim


İdari yerinden yönetim, yerel nitelikteki kamu hizmetleriyle iktisadi, ticari, kültürel ve teknik bazı fonksiyonların merkezi idarenin hiyerarşi yapısı dışındaki kamu tüzel kişiliklerince yürütülmesidir. Bu kamu tüzel kişilikleri ya belli bir coğrafi bölgede yaşayan halkı ya da eğitim, ticaret, sanayi, kültür gibi belirli bazı hizmetleri temsil ederler. İdari yerinden yönetim organlarının bazıları, organlarını kendi seçmekte veya hükümet atamakta ya da kanun ile başka bir atama biçimi öngörülmektedir.
İdari yerinden yönetim, bütün ülkelerde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Bununla güdülen amaç, aşırı merkeziyetçiliğin sakıncalarını ortadan kaldırmak, halkın yönetime katılmasını sağlamak, yerel ihtiyaçlarla mahalli hizmetler arasında denge kurmak ve kamu hizmetlerinde verimi ya da etkinliği artırmaktadır. İdari yerinden yönetim ilkesiyle ortaya çıkan kuruluşlar, özerk bir statüye sahiptir. Özerklik kendi kendine yeterlik ve yönetimde serbestlik demektir.
İdari yerinden yönetim mali yönden de özerklik söz konusudur. Bu yönetim birimleri, harcamalarını, kendi gelir kaynaklarından karşılamakta ve yasaların belirlediği sınırlar içinde yeni kaynaklar oluşturabilmektedirler. İdari yönden yerinden yönetim kuruluşları, kendi organları tarafından yönetilmektedir. Bu organlar seçimle belirlemektedir. Bunlar bir kanuna dayanarak kurulmakta ve ona göre yönetilmektedir.
İdari yerinden yönetim, "fonksiyonel" ve "coğrafi" yönden yerinden yönetim olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır.

84. 4.2.2.1. Fonksiyonel Yerinden Yönetim


Fonksiyonel (hizmet) yerinden yönetim, belirli bazı işlevlerin merkezi idareden alınarak özerk kurumlara aktarılmasıdır. Burada, belirli bazı kamusal fonksiyonlar özerk bir statüye kavuşturulmakta ve bunları yürütecek örgütler oluşturulmaktadır. Böylece merkezi idarenin hizmet yükü, daha teknik ve uzmanlaşmış birimlere transfer edilmiş olmaktadır. Bununla söz konusu hizmetlerin daha rasyonel, çabuk ve verimli yürütülmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizde fonksiyonel yerinden yönetim ilkesinin ortaya çıkardığı kuruluşların başında üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri, ticaret ve sanayi odaları gibi kurumlar gelmektedir.

85.  

86. 4.2.2.2. Coğrafi Yerinden Yönetim


Coğrafi ya da mekân yerinden yönetim, idari bazı görevlerin yürütülmesi yetkisinin, merkezi idareye bağlı olmayan ve karar organları seçmenlerin oylarıyla belirlenen bölge, il, belediye ve köy gibi, faaliyetleri belirli bir coğrafi alanla sınırlı olan yönetimlere verilmesi demektir. Coğrafi yerinden yönetim, bir bölge, il, belediye ya da köy halkının yerel nitelikteki ihtiyaçlarını kendi organları vasıtasıyla karşılamalarını amaçlamaktadır. Mahalli idareler ya da yerel yönetimler bu ilkenin bir sonucudur. Bu sistemde yöre halkına, mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için karar alma ve yürütme yetkisi tanınmaktadır. Örneğin halkın seçtiği belediyelerin görevi kent düzeyinde mahalli müşterek nitelikteki tüm hizmetlerdir.

87.  

88.  

89.  






           Tablo 2.   Türk Kamu Yönetiminin Yerinden Yönetim Kuruluşları

90. 4.2.3. Yerinden Yönetimin Yararları


Demokrasi, siyasi ve idari gücün çeşitli birimler arasında paylaşımını ve halkın yönetime katılmasını sağlamaktadır. Mahalli idareler, siyasi ve idari gücün paylaşıldığı ve halkın yönetime katıldığı merkezlerdir. Demokrasinin performansı, bir bakıma, mahalli idarelerin gücüyle ölçülmektedir.
Kırtasiyecilik azalmakta, hizmetler yerel ihtiyaçları bizzat gören ve duyan yöneticiler tarafından karşılanmaktadır. “Yurttaşlara en yakın birimlerde verilecek kararlarla değişen gereksinmelerin karşılanmasında yönetimin tepki verme süresinde önemli azalma söz konusu olacaktır”(Ergun, 2004:82).
Hizmetlerin görülmesinde zaman kayıpları olmayacak ve hızlı bir şekilde gerçekleşecektir. Hizmetlerin doğru seçimi ve işin gereklerine göre yürütülmesi mümkün olmaktadır. Ayrıca yerinden yönetim sayesinde merkezi yönetimin iş yükü hafifleyecektir.

91.  

92. 4.2.4. Yerinden Yönetimin Sakıncaları


Yerel yönetimlerde parasal güçlüklerle daima karşılaşılmaktadır. Genel yönetimlerin yardımlarıyla ayakta kalabilmektedirler. Bazı yerinden yönetim kurumları özerk olmasından dolayı zamanla olumsuz geleneklerinin doğmasına sebep olmakta ve çağın gelişmelerine ayak uyduramamaktadır.
Merkezi yönetimlerde çalışanların teknik bilgi sahibi olmasına karşın, mahalli idarelerde bu durum tam tersidir. Yerinden yönetimlerde teknik eleman ihtiyacının karşılanmasında güçlük yaşanmaktadır.
Merkezi hükümet, planlı kalkınma ve gelişmeye daha çok önem veriyorsa, bu amaçla merkezi düzeyde planlama ve kalkınma örgütleri oluşturuyorsa, mahalli idarelere, gerekli kaynak aktarımı azalacak ve daha az önem verilecektir.

93.  

94. 4.2.5. Hizmette Yerellik İlkesi


Hizmette yerellik ilkesi bireyi toplumun odak noktası olarak görür. Bu kavram, öz itibariyle "bir hizmeti en yakın birim yürütsün'' anlayışına dayanır. İlkenin altında yatan temel düşünce, bireyden aileye, yerel toplumdan değişik büyüklükteki gruplara kadar değişen oluşumlara siyasal yetki ile müdahalenin, ancak bunların çeşitli gereksinimlerini karşılayamadıkları durumlar ile sınırlı olmasıdır.
Hizmette yerellik ilkesi, geniş bir anlamı içermekle birlikte daha çok merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki yetki ve görevlerin paylaşımında uygulanır. Buna göre merkezi yönetim yerel hizmetleri, yerel düzeyde hiç yerine getirilemiyor ya da etkin bir biçimde yürütülemiyorsa üstlenebilir. Hizmette yerellik ilkesinin amacı, karar verme mekanizmasını vatandaşa mümkün olabildiği ölçüde yaklaştırmak olduğu için, temelde siyasi bir nitelik taşır.

95.  

96. 4.3. TÜRK KAMU YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENMESİ VE TEMEL ÖZELLLİKLERİ


Türk toplumu tarih içinde çeşitli şekillerde örgütlenmelere gitmiştir. Askeri düzende on’luk sistem bunun ilk parçalarından bir tanesidir. Bu durumun bütününe baktığımızda Türk toplumu genelde bir kişinin bir zümrenin yönetimine göre (han, hakan, padişah ve ailesi vs.) örgütlenmiştir. Bu da gösteriyor ki Türk toplumunun örgütlenme biçimi merkezi odaklıdır.

97.  

98. 4.3.1. Türk Kamu Yönetiminin Örgütlenmesi


Türk kamu yönetiminin teşkilat yapısı, güçlü merkezi yönetim esasına dayanır. Ancak merkezin idari vesayeti altında yerel yönetimlere de yer veren bir sistem ile örgütlenmiş olup, Anayasa, kanunlar ve uygulamadan kaynaklanan bazı özellikleri taşır. Kısacası Türk kamu yönetiminin örgütlenme yapısını merkezi yönetim ve yerinden yönetim olmak üzere iki ana unsur oluşturmaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler, siyasi, iktisadi, idari ve sosyal sebeplerden dolayı oldukça merkezileşmiştir. Ülkemizde de bu durum gözlenmektedir. Kamu hizmetlerinin büyük bir kısmı, bu ülkelerin başkentlerinde planlanmakta ve oradan yürütülmektedir. İdari ve mali alanda güçlü bir merkeziyetçilik söz konusudur. Bu gelişme, merkezi idarenin yükünü artırmış, aşırı bürokratikleşme getirmiş, kırtasiyeciliği yaygınlaştırmış, yerel yöneticilerin teşebbüs gücünü kırmıştır. Merkezi yönetimde yapılan işlerin büyük bir kısmını, taşradaki yönetim birimlerinden gelen yazılara cevap hazırlamak ve onlara talimat vermek olmuştur.
Merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkeleri, değişik örgüt yapıları, farklı görev ve yetkiler itibariyle ilk bakışta kamu yönetimi kurumları arasında parçalı, bir görünüm varmış gibi bir manzara ortaya koyabilir. Hangi hizmetlerin hangi ilkeye göre örgütleneceği konusunda, dünyada ortak standartlar ve uygulamalar yoktur. Dolayısıyla, ne bütünüyle merkezden yönetim ne de bütünüyle yerinden yönetim ilkesine göre kamu hizmetlerinin yürüten ülke söz konusudur. Her ülkede bu ilkeler birlikte uygulanmaktadır.

99.  

100. 4.3.2. Türk Kamu Yönetiminin Örgüt Yapısı


Her ülkenin kamu yönetimi sistemi, başta anayasa ve yasalar olmak üzere, kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik ve tarihi faktörlerin etkisi altında şekillenir ve gelişir. Ülkemizin kamu yönetimi yapısı, iki biçimde sınıflandırılabilir. Birinci sınıflandırma, anayasada belirtilen örgütlenme ilkelerine; ikinci sınıflandırma ise kamu mali yönetim mevzuatına dayanmaktadır.
Anayasada belirtilen örgütlenme ilkelerine göre kamu yönetimi sistemi, merkezden yönetim ve yerinden yönetim kuruluşları olarak iki ana gruba ayrılır.
Merkezden yönetim kuruluşları, kendi içinde "başkent örgütü" ve "taşra örgütü" olmak üzere ikiye ayrılır. Bu yapı, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Bakanlıklar ile bunlara bağlı ve yardımcı nitelikte fonksiyonlar yürüten kurumlardan meydana gelir. Merkezi yönetimin temel örgütlenme birimi bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlardır. Merkezi yönetimin taşra örgütü ise, "il", ''ilçe",''bucak" ile "bölge kuruluşları"ndan oluşur.
Yerinden yönetim kuruluşları ise, Yerel Yönetimler, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları, YÖK, üniversiteler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, KİT'ler ve TRT gibi kurumlardan meydana gelir.

101.  

102. 4.3.3. Türk Kamu Yönetiminin Temel Özellikleri


Kamu yönetimi, örgüt yapısı bakımından, merkezden yönetim ve yerinden yönetim kuruluşları olarak iki ana grupta toplanır. Merkezden yönetim kuruluşları, kendi içinde "başkent örgütü" ve "taşra örgütü'' olmak üzere ikiye ayrılır.
Merkezden yönetim kuruluşlarının başkent örgütü Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Bakanlıklar ile bunlara, bağlı ve yardımcı nitelikte fonksiyonlar yürüten kurumlardan meydana gelir. Merkezi yönetimin taşra örgütü ise, "il", "ilçe", "bucak" ile "bölge kuruluşları"ndan oluşur. Yerinden yönetim kuruluşları ise, yerel yönetimler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, YÖK, üniversiteler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, KiT’ler ve TRT gibi kurumlardan meydana gelir.
Anayasa’da yer alan “yönetimin bütünlüğü” ilkesine göre ülkemizde kamu yönetimi, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür. Kamu yönetimi, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve fonksiyonel yerinden yönetim kuruluşları gibi çeşitli birimlerden meydana gelse de aslında bu birimler, bir bütünün ya da sistemin parçalarıdır. Bu parçalarla ana sistem arasındaki ilişkiyi bütünlüğü, "hiyerarşik" ve "idari vesayet" denetimleri sağlamaktadır.
Türkiye'nin Tanzimat'tan bu yana en önemli özelliği yönetimde merkeziyetçiliktir. Merkeziyetçilik, temel politikaların merkezdeki birimlerce kararlaştırılması, kamusal yetkilerin ve kaynakların başkent örgütlerinin elinde toplanması ve onlar tarafından kullanılmasıdır.
Türkiye parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Yürütme organı, Parlamentonun içinden çıkmakta ve ona karşı siyasi sorumluluk taşımaktadır. Kamu yönetiminin sorumluluğu ise idaridir ve bakanlara karşıdır. Yerinden yönetim kuruluşlarında bu sorumluluk yürütme ve karar organlarıyla sağlanır.
2000 yılından itibaren hızlanan kamu yönetimi reformları çerçevesinde, "stratejik plan", "performans programı", "vizyon", "misyon", "saydamlık", "hesap verebilirlik", "katılımcılık", "etik", "hizmette yerellik", "verimlilik ve etkinlik", "özelleştirme'', "halkın memnuniyeti", "hizmet standartları'' gibi kavramlar, kamu yönetimi mevzuatımıza girmiştir.






BEŞİNCİ BÖLÜM

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT YAPISI

103. 5.1. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA TEŞKİLAT YAPISI


Türk eğitim sisteminin yönetim yapısı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde eğitim milli olarak kabul edilmiş ve eğitimde devletçi ve merkeziyetçi bir yönetim yapısı benimsenmiştir.
            Kurtuluş Savaşı sırasında, Ankara Hükümetine bağlı ilk Milli Eğitim Bakanlığı 2 Mayıs 1920 yılında kurulmuştur. Bu dönemde, ilköğretim, ortaöğretim, kültür dairesi ve istatistik olmak üzere dört temel birimi bulunan Bakanlıkta 21 kişi çalışmaktaydı.
            Kuruluşundan günümüze kadar, değişen ekonomik, politik ve toplumsal şartlara göre Bakanlığın yapısında birçok değişiklik yapılmış, Merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatları ile kadrosu en geniş bakanlıklardan biri haline gelmiştir. Genel anlamda son yapılan değişiklikle bakanlık teşkilat yapısı: Bakan, Müsteşar, Talim ve Terbiye Kurulu, Müsteşar Yardımcıları ve Hizmet Birimlerinden oluşmaktadır.

104. 5.1.1. Merkez Teşkilatı


Milli Eğitim Bakanlığında tüm yetkiler (atama yapma, yönetmelik çıkartma, program hazırlama vb.), merkezde toplanmaktadır. Bu nedenle merkez teşkilatı kalabalık bir kadro ve karmaşık bir yapılaşma ile çalışmaktadır. Bakanlık merkez teşkilatı, Bakan, Müsteşar, Talim ve Terbiye Kurulu, Müsteşar Yardımcıları ve Hizmet Birimlerinden oluşmaktadır.
Bu birimlerden Talim Terbiye Kurulu büyük ölçüde eğitim kurumlarında uygulanan eğitim programlarının ve bunları destekleyen ders kitaplarının hazırlanması, geliştirilmesi değiştirilmesi gibi konulardan sorumludur.
Hizmetler birimleri, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Rehberlik ve Denetim Başkanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Bilgi İşlem Grup Başkanlığı, İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği ve Özel Kalem Müdürlüğünden oluşmaktadır.

105.  

106. 5.1.2. Taşra Teşkilatı


Taşra teşkilatı il, ilçe, ve okul teşkilatlarından oluşur.
İl Teşkilatı: Milli eğitim bakanlığının illerde valiliğe bağlı İl Milli Eğitim Müdürlükleri vardır. İl Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı olarak Eğitim Denetmenleri Başkanlığı, eğitim araçları merkezi başkanlığı, rehberlik ve araştırma merkezi başkanlığı bulunmaktadır. İl teşkilatı hem il merkezindeki hem de ilçelerdeki eğitim faaliyetlerinin yürütülmesini ve denetlenmesini sağlar. İl teşkilatları valiliğe bağlı olmakla birlikte milli eğitim bakanlığına da bağlıdır.
İlçe Teşkilatı: İl teşkilatının yanı sıra ilçelerde kaymakamlığa bağlı İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri bulunmaktadır. Milli Eğitim İlçe Müdürlükleri ilçelerdeki ve ilçelerine bağlı köylerdeki eğitim faaliyetlerinden sorumludur. İlçe milli eğitim müdürlükleri kaymakamın yanı sıra il milli eğitim müdürlüklerine de bağlıdırlar.
Okul Teşkilatı: Okul teşkilatı okulların büyüklüğüne ve türüne göre değişmekle birlikte, çoğunlukla okul müdürü ve yardımcıları ile öğretmenlerden oluşur.

107.  

108. 5.2. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEŞKİLAT YAPISINA DAİR YASAL     DÜZENLEME


Milli Eğitim Bakanlığının 14.09.2011 tarih ve 28054 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 190 numaralı Kanun Hükmünde Kararname ile Teşkilat ve Görevleri ile ilgili yeni bir yapılanmaya gitmiştir. Bu kararname ile bakanlığın içerik olarak ana ve yardımcı hizmet birimleri kaldırılmış olup tek bir çatı altında “hizmet birimleri” adı altında toplamıştır. Bu arada genel müdürlüklerin bir kısmının kapsam olarak birbirlerine yakın olanların birleştirilmesi gerçekleştirilmiştir. Bazı genel müdürlüklerin adı değişmiş olup ihtiyaca bağlı olarak yeni genel müdürlükler oluşturulmuştur. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının yeni personel ve görevlendirmeleri için kadrolar oluşturulmuştur.

109.  

110. 5.2.1. Bakanlık Teşkilatı


Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatından oluşur. Bakanlık teşkilatının en üst amiri olan Bakan, bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden Başbakana karşı sorumlu olup, kısaca hükümet programına, politika ve stratejilerine bağlı kalarak bakanlık faaliyetlerini ve işlemlerini yönetmektir. Ayrıca diğer bakanlıklar ve kamu kurumları ile işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlidir.
Müsteşar, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç ve politikaları ile stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık birimlerine gereken emirleri verir, bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar, bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur. Müsteşara yardımcı olmak üzere beş Müsteşar Yardımcısı görevlendirilebilir.  
Tablo 3. Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yapısı

111. 5.2.2. Hizmet Birimleri


Bakanlığın hizmet birimlerini özetle görevleri aşağıdaki gibidir:
Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Okul öncesi ve ilköğretim okul ve kurumlarının yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak. 
Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Ortaöğretim okul ve kurumlarının yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak.
Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Meslekî ve teknik eğitim ve öğretim veren okul ve kurumların yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: İmam-hatip liselerinin yönetimine ve öğrencilerinin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak.
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: İlgili bakanlıklarla işbirliği içinde, özel eğitim sınıfları, özel eğitim okulları, rehberlik ve araştırma merkezleri, iş okulları ve iş eğitim merkezleri ile aynı seviye ve türdeki benzeri okul ve kurumların yönetimine ve öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak.
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Zorunlu eğitim dışında, eğitim ve öğretimi hayat boyu devam edecek şekilde yaygınlaştırmak amacıyla politikalar oluşturmak, bunları uygulamak, izlemek ve değerlendirmek.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Bakanlığın ilgili birimleriyle işbirliği içinde, yükseköğretim dışındaki her kademedeki özel öğretim kurumlarının açılmasına izin vermek ve bunları denetlemek.
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Eğitim ve öğretimin teknoloji ile desteklenmesine yönelik işleri yürütmek.
Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Öğretmenlerin nitelikleri ve yeterliklerinin belirlenmesi ve geliştirilmesine yönelik politikaları oluşturmak, bu amaçla ilgili birim, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.
Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Bakanlığın Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşlarla ilgili işbirliği çalışmaları ile ilgili mevzuat çerçevesinde ikili anlaşmalara ilişkin iş ve işlemleri yürütmek. Bakanlığın diğer birimleri tarafından yürütülen ve uluslararası işbirliğine dayanan projelerin koordinasyonunu sağlamak.
Yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın ve çocuklarının gerekli eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmek, yurda dönüşlerinde eğitim sistemimize uyumlarını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almak.
Rehberlik ve Denetim Başkanlığının görevleri şunlardır: Bakanlığın görev alanına giren konularda Bakanlık personeline, Bakanlık okul ve kurumlarına, özel öğretim kurumlarına ve gerçek ve tüzel kişilere rehberlik etmek. Bakanlık teşkilatı ile personelinin idarî, malî ve hukukî işlemleri hakkında denetim, inceleme ve soruşturma yapmak.
Strateji Geliştirme Başkanlığının görevleri şunlardır: 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla strateji geliştirme ve malî hizmetler birimlerine verilen görevleri yapmak. Bakanlık hizmet birimleri, taşra teşkilatı ile okul ve kurumlar için performans ölçütlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapmak.
Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır: Bakanlığın taraf olduğu adlî ve idarî davalarda, tahkim yargılamasında ve icra işlemlerinde Bakanlığı temsil etmek, dava ve icra işlemlerini takip etmek, anlaşmazlıkları önleyici hukukî tedbirleri zamanında almak. Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalışmalarını temin etmek amacıyla gerekli hukukî teklifleri hazırlayıp Bakana sunmak.
İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Bakanlığın insan gücü politikası ve planlaması ile insan kaynakları sisteminin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak ve tekliflerde bulunmak. Bakanlık personelinin atama, nakil, terfi, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.
Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: 5018 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, kiralama ve satın alma işlerini yürütmek, temizlik, güvenlik, aydınlatma, ısınma, onarım, taşıma ve benzeri hizmetleri yapmak veya yaptırmak. Bakanlığın taşınır ve taşınmazlarına ilişkin işlemleri ilgili mevzuat çerçevesinde yürütmek.
Bilgi İşlem Grup Başkanlığının görevleri şunlardır: Bakanlık projelerinin Bakanlık bilişim altyapısına uygun olarak tasarlanmasını ve uygulanmasını sağlamak, teknolojik gelişmeleri takip etmek, bilgi güvenliği ve güvenilirliği konusunun gerektirdiği önlemleri almak, politikaları ve ilkeleri belirlemek, kamu bilişim standartlarına uygun çözümler üretmek. Bakanlık birimleri ile taşra teşkilatının bilgi işlem ve otomasyon ihtiyacını karşılamak ve işletimini sağlamak, Bakanlığın bilgi işlem hizmetlerini yürütmek.
Bakanlığın internet sayfaları, elektronik imza ve elektronik belge uygulamaları ile ilgili teknik çalışmaları yapmak. Bakanlık hizmetleriyle ilgili bilgileri toplamak ve ilgili birimlerle işbirliği içinde veri tabanları oluşturmak.
İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığının görevleri şunlardır: Okul ve kurum binaları dâhil, taşınmazlara ilişkin her türlü satım, yapma, yaptırma, bakım, onarım ve tadilat işlerini; bunlara ait kontrol, koordinasyon ve mimari proje çalışmalarını yürütmek. Kamulaştırma işlemlerini yürütmek.
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır: Bakanlığın basın ve halkla ilişkilerle ilgili faaliyetlerini planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usûl ve esaslara göre yürütülmesini sağlamak. 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre yapılacak bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru bir şekilde sonuçlandırmak üzere gerekli tedbirleri almak.
Özel Kalem Müdürlüğünün görevleri şunlardır: Bakanın çalışma programını düzenlemek. Bakanın resmî ve özel yazışmalarını, protokol ve tören işlerini düzenlemek ve yürütmek.
Bakanlık Müşavirleri: Bakanlıkta, özel önem ve öncelik taşıyan konularda Bakana yardımcı olmak üzere otuz Bakanlık Müşaviri atanabilir.

112.  

113. 5.2.3. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ve Millî Eğitim Şûrası


Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Bakanlığın bilimsel danışma ve karar organıdır. Kurul, eğitim sisteminin tüm kademelerini temsil edecek nitelikte bir Başkan ile on üyeden oluşur. Kurul Başkan ve üyeleri dört yıllık süreyle atanır.
Talim ve Terbiye Kurulu, evrensel değer ve standartları gözönünde bulundurarak, kalite, eşitlik ve etkililik ilkeleri ile millî ve toplumsal değerlere dayalı bir eğitim sistemi oluşturmak amacıyla özetle aşağıdaki görevleri yerine getirir:
Eğitim sistemini, eğitim ve öğretim plan ve programlarını, ders kitaplarını hazırlatmak, hazırlananları incelemek veya inceletmek, araştırmak, geliştirmek ve uygulama kararlarını Bakan onayına sunmak. Bakanlık birimlerince hazırlanan eğitim ve öğretim programları, ders kitapları, yardımcı kitaplar ile öğretmen kılavuz kitaplarını incelemek, inceletmek ve nihaî şeklini vererek Bakanın onayına sunmak. Millî Eğitim Şûrasının sekreterya hizmetlerini yürütmek.
Millî Eğitim Şûrası, Bakanlığın en yüksek danışma kuruludur. Eğitim ve öğretim ile ilgili gerekli görülen konuları tetkik etmek ve tavsiye niteliğinde kararlar almakla görevlidir.

5.2.4. Sorumluluk ve Yetkiler

Yöneticilerin Sorumlulukları: Bakanlığın her kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve programlara, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmekten üst kademelere karşı sorumludur.
Yetki devri: Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri, sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak kaydıyla, yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir.

114.  

115. 5.2.5. MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Yapılan Değişiklikler


Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri yeniden düzenlenerek 1982 Anayasası’nın başlangıç hükümlerini çağrıştıran maddeler kaldırılmış, örgün ve yaygın eğitimin bütün dallarını kapsayan geniş bir görev tanımı yapılmıştır.
Merkez Teşkilatı; Ana hizmet Birimleri, Danışma ve Denetim Birimleri    ve  Yardımcı Birimler  başlıklarında toplamda  33 birimden oluşurken bu sayı Hizmet Birimleri adı altında  19 birime  indirilmiştir;
Halen var olan Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü ve İlköğretim Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine Temel Eğitim Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü  ihdas edilmiştir.
Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü ve Dış İlişkiler Genel Müdürlükleri iptal edilerek yerine Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine  Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ihdas edilmiştir.
Personel Genel Müdürlüğü iptal edilerek yerine İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü  ihdas edilmiştir.
Teftiş Kurulu Başkanlığı iptal edilerek yerine Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ihdas edilmiştir.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
Strateji Geliştirme Başkanlığı
Hukuk Müşavirliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Özel Kalem Müdürlüğü
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü
Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Bilgi İşlem Grup Başkanlığı
İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı
Bakanın görev tanımı yeniden düzenlenmiştir. Bakanlık Makamında değişikliğe gidilerek Müsteşar yardımcısı sayısı 7 den 5 e indirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığında yer alan Sürekli Kurullar kaldırılmıştır. Ancak Milli Eğitim Şurası, Bakanlığın en yüksek danışma kurulu olarak tanımlanmakta ve Eğitim ve öğretim ile ilgili gerekli görülen konuları tetkik etmek ve tavsiye niteliğinde kararlar almakla görevli olarak ifade edilmektedir.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Bakanlığın “bilimsel danışma ve karar organı” olarak tanımlanmaktadır.
Talim ve Terbiye Kurulu, eğitim sisteminin tüm kademelerini temsil edecek nitelikte bir Başkan ile on üyeden oluşmaktadır. Kurul Başkan ve üyeleri dört yıllık süreyle atanacak ve bu süre her defasında bir yıl olmak üzere en fazla üç defa uzatılabilecektir.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı ve üyeleri, en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından mezun olmuş, eğitim alanında yaptığı çalışma ve yayınlarla temayüz etmiş;
a) Eğitim ile ilgili alanlarda öğretim üyeleri,
b) En az 10 (on) yıl süreyle öğretmenlik veya okul yöneticiliği yapmış olanlar, c) Kamu görevlileri, arasından seçilecektir.
Öğretmenlerin Bakanlıkça belirlenen özür gruplarına bağlı yer değiştirmeleri yaz tatillerinde yapılacaktır.
İl millî eğitim müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, okul ve kurum müdürü olarak görev yapanların yer değiştirmeleri, hizmet süreleri, performans ve yeterlikleri dikkate alınarak bölge hizmeti ve rotasyon esasına göre yapılacaktır.
Okul ve kurum müdürleri; yazılı ve/veya sözlü olarak yapılacak okul veya kurum müdürlüğü sınavında başarılı olmak kaydıyla, hizmet süreleri, performans ve yeterlikleri dikkate alınarak il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından atanacaktır.(Okul ve Kurum Müdürlüğüne atanmada yazılı sınavın yanında sözlü sınav da söz konusu olabilecektir.)
Öğretmenlerin emeklilik işlemleri Haziran ve Temmuz ayları içinde yapılacaktır.
Bakanlık merkez teşkilatında; Millî Eğitim Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Millî Eğitim Denetçileri ve Denetçi Yardımcıları istihdam edilecektir (Milli Eğitim Müfettişi ismi “Milli Eğitim Denetçisi” olarak değiştirilmiştir). Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak; a) En az dört yıllık lisans eğitimi veren eğitim, fen-edebiyat, hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat, işletme fakülteleri ile hizmet birimlerinin görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak. b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak. şartlar aranacaktır.
Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanacaklar.
Yeterlik sınavında başarılı olanların Millî Eğitim Uzmanı ve Millî Eğitim Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından (KPDS) asgarî (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlanmıştır. (Milli Eğitim Denetçiliği için Dil şartı getirilmiştir).
Eğitim Müfettişi ismi “İl Eğitim Denetmeni” olarak değiştirilmiştir.
İl eğitim denetmen yardımcıları, en az dört yıllık yüksek öğrenimi ve öğretmenlikte sekiz yıl ve daha fazla hizmeti bulunan öğretmenler arasından yarışma sınavı ile mesleğe alınacaklardır.
İl eğitim denetmenleri ve denetmen yardımcıları, ildeki her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumları ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinin rehberlik, işbaşında yetiştirme, denetim, değerlendirme, inceleme, araştırma ve soruşturma hizmetlerini yürütmekle yetkili kılınmıştır (Böylece daha önce görev alanlarında olmayan birimler de İl eğitim denetmenlerinin görev alanı içerisine dahil edilmiştir.)
Bakanlık merkez teşkilatında; Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkan ve Üyesi, Genel Müdür, Rehberlik ve Denetim Başkanı, Strateji Geliştirme Başkanı, Bakanlık Müşaviri, I. Hukuk Müşaviri, Grup Başkanı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Özel Kalem Müdürü, Millî Eğitim Uzmanı, Hukuk Müşaviri ve Millî Eğitim Uzman Yardımcısı kadrolarına atananlar, kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecektir.
Bu şekilde çalıştırılacak personele, bu KHK ile unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere, Bakanın onayı ile belirlenecek tutarda aylık brüt sözleşme ücreti ödenecektir. Söz konusu personele çalıştıkları günlerle orantılı olarak, hastalık ve yıllık izinler dâhil, Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenecektir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışmalar yaptıkları tespit edilenlere, Bakanın onayı ile Haziran ve Aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilecektir. 
Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkan ve Üyesi, Genel Müdür, Rehberlik ve Denetim Başkanı, Strateji Geliştirme Başkanı, Bakanlık Müşaviri, I. Hukuk Müşaviri, Grup Başkanı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Özel Kalem Müdürü, Millî Eğitim Uzmanı, Hukuk Müşaviri ve Millî Eğitim Uzman Yardımcısı kadrolarında fiilen çalışanlar ile Millî Eğitim Başdenetçileri, Denetçileri ve Denetçi Yardımcılarına, 657 sayılı Kanunda belirtilen en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil);
a) 9 ila 7 nci derecelerden aylık alanlara % 25’ini,
b) 6 ila 4 üncü derecelerden aylık alanlara % 30’unu,
c) 3 ila 1 inci derecelerden aylık alanlara % 35’ini, geçmemek üzere her ay aylıkla birlikte peşin olarak fazla çalışma ücreti ödenecektir.
Kadro karşılığı sözleşmeli olarak istihdam edilenler ile öğretmen kadrolarında bulunanlar (örgün ve yaygın eğitim kurumlarında öğretmen unvanlı kadrolardaki yöneticiler dâhil) hariç olmak üzere, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında fiilen çalışan personele en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) % 200’ünü geçmemek üzere her ay ek ödeme yapılabilecektir. Bakanlık merkez teşkilatı ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinde görevlendirilen ve ek ders ücreti almayan öğretmenler de bu ek ödemeden yararlanacaktır.
Öğretmen kadrolarında bulunan ve fiilen öğretmenlik yapanlar (örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğretmen unvanlı kadrolarda fiilen yöneticilik yapanlar dâhil) haricindeki Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı personeline, fiilen yapılmayan ders karşılığı ek ders ücreti ödenmeyecektir.
Bakanlığın yeniden yapılanması tamamlanıncaya kadar, yeni kurulan birimlere ve kurullara verilen görevlerin, bu KHK’nın yayımı tarihinden önce bu görevleri yerine getirmekte olan birimler, kurullar ve personel tarafından yürütülmesine devam edilecektir.
Bakanlıkta Eğitim Müşaviri, Eğitim Ataşesi ve Eğitim Ataşe Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ermiştir. Bu kadrolarda bulunanlar, ilgili mevzuatına göre görev süreleri daha önce dolmamak kaydıyla, 1/7/2012 tarihini geçmemek üzere Eğitim Müşaviri, Eğitim Ataşesi ve Eğitim Ataşe Yardımcısı kadrolarına yeni bir atama yapılıncaya kadar bulundukları ülkelerdeki yurtdışı teşkilatına ait işleri yürütmeye devam edeceklerdir.
Bakanlık Müşaviri kadrolarına atanmış sayılanların bu kadrolara atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır), atanmış sayıldıkları yeni kadrolara ilişkin olarak aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca fark tazminatı olarak ödenecektir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteklerine bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilecektir.
Bu KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle Millî Eğitim Uzman Yardımcısı, Millî Eğitim Denetçi Yardımcısı ve İl Eğitim Denetmen Yardımcısı kadrolarına yapılacak açıktan atamalar, yılı merkezî yönetim bütçe kanunlarında yer alan açıktan atama sayı sınırlamasına tâbi değildir.(Buna göre; İki yıl içerisinde belirtilen kadrolara atama yapmak üzere sınav yapılacağı anlaşılmaktadır).
Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler 1(bir) yıl içinde yürürlüğe konulur. Bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.





SONUÇ

Milli Eğitim Bakanlığı, 180 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat yapısı ve görevleri yeniden tanımlanmıştır. Yapılan bu değişiklik Resmi Gazete yayımlanana kadar kamuoyunun bilgisine sunulmamıştır. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışan kişiler bile bu değişikliklerden haberdar edilmemiştir.
 Yapılan düzenlemede birimlerin ayrıntılı görev tanımları yapılmamıştır. Kamuoyunun tartışmasına sunulmayan bu KHK’de birçok eksiklik bulundurmaktadır. Bu eksiklikler bakanlık makamı tarafından yayımlanacak bir düzenlemeyle detaylandırılmasına gerek duyulacaktır.
Yine bu kararnamede üst düzey bürokrat kadrolarına atananlar, kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecektir. Bu düzenlemede ilk kez karşılaşılan bir durumdur.
Bunun yanında Okul ve kurum müdürleri; yazılı ve/veya sözlü olarak yapılacak okul veya kurum müdürlüğü sınavında başarılı olmak kaydıyla, hizmet süreleri, performans ve yeterlikleri dikkate alınarak il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından atanacaktır hükmü getirilmiştir. Burada sözlü olarak yapılacak sınavın nitelikleri belirtilmemiştir.
Bunun yanında Bakanlığın görev tanımları güncelleştirilmiş ve yeniden tanımlanmıştır. Bakanlık birimlerinin 1984 tarihli 3046 sayılı Bakanlık Teşkilatlarını gösteren genel kanun hükümlerinden farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Düzenleme Ana Hizmet Birimleri ve Yardımcı Hizmet Birimler kaldırılmış olup Hizmet Birimleri şeklinde 19 birim olarak düzenlenmiştir. Düzenlemeler oldukça faydacı bir şekilde yapılmaya çalışılmıştır.
Bakanlıkların teşkilatları değiştirileceği zaman değişiklik metninin kamuoyu ile paylaşılması ve tartışmaya açılması gerekmektedir. Aksi takdirde düzenlemedeki eksiklikler görülememekte ve uygulama safhasında sorunlarla karşılaşılmaktadır.



KAYNAKÇA

652 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname (2011,14 Eylül) T. C. Resmi Gazete, 28054.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ( 1965,23 Temmuz) T. C. Resmi Gazete, 12056.
3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun   (1992,30 Nisan) T. C. Resmi Gazete, 21214.
Aydın, A. H. (2007) “Türk Kamu Yönetimi”, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Acar, Ö. (1991) “Kamu Yönetimi”, İstanbul: Meram Yayın Dağıtım.
Atay, E.E. (2009) “İdare Hukuku”, Ankara: Turhan Kitabevi.
Aykaç, B. (1991) “Yönetimin İyileştirilmesi ve Örgütsel Değişim” Amme İdaresi     
Dergisi,24,2.
Bozkurt, Ö. ve Ergün T. ve Sezen, S.(2008) “Kamu Yönetimi Sözlüğü”, Ankara: TODAİE
Can, N. (2003) “Eğitim Örgütlerinde Yönetimin Bilgilendirme İşleri”, Amme İdaresi Dergisi, 36-3, s.117-129.
Çukurçayır, M.A. (2009) “Yerel Yönetimde Değişim: Bürokratik Örgütten Hizmet İşletmesine Doğru”, Sayıştay Dergisi,73,s.3-49.
Çelik, V. (1993) “Eğitim Yönetiminde Örgütsel Kültür ve Önemi”, Amme İdaresi Dergisi, 26-2, s.135-145.
Eryılmaz, B. (2010) “Kamu Yönetimi”, Ankara: Okutman Yayıncılık.
Ergun, T. (2004) “Kamu Yönetimi: Kuram, Siyasa, Uygulama” Ankara: TODAİE.
Hasanoğlu, M. (2004) “Türk Kamu Yönetiminde Örgüt Kültürü ve Önemi”, Sayıştay Dergisi, 26-2,s.135-145
Gözübüyük, A. Ş.(2010) “Türkiye’nin Yönetim Yapısı”, Ankara: Turhan Kitabevi.
Polatoğlu, A. (2001) “Kamu Yönetimi, Genel İlkeler ve Türkiye Uygulaması”, Ankara: Metu Pres.
Tortop, N. ve İsbir E.G. ve Aykaç, B. Ve Yayman, H. ve Özer, M. Akif, (2010) “Yönetim Bilimi”,Ankara: Nobel Yayın Dağıtım 
Özel, M. (2000) “Kamu Yönetiminde Yeni Bir Örgütlenme İlkesi: Yerellik(Subsidaritaet)”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 9-3, s.25-43.
Uluğ, F.(2004) “Yönetimde Yeniden Yapılanma ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı Üzerine Bir Bakış”, Amme İdaresi Dergisi, 37(1), s.1-28.
Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yapısı Şeması
http://www.meb.gov.tr/meb/teskilat.html (Erişim Tarihi 18.12.2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ORMANCILIKTA LİYAKAT

  Bu yazı, Orman ve Av Dergisinin 2021 yılı 5. sayısında yayımlanmıştır; kaynak gösterilerek yararlanılabilir. Benlik saygısı, bireyin kendi...